Postmodern anlayışla yazılmış şiir örneği ile postmodern anlayış hakkında özet niteliğinde bilgiler yer almaktadır. Postmodern anlayış nedir, postmodern anlayışa örnek bir şiir. Bu anlatımı ve şiir örneklerini word belgesi olarak indirebileceğiniz bağlantıyı aşağıda verdik.
Postmodern Şiir
Postmodernizm akımı doğrultusunda yazılmış şiir örnekleri ve bu şiirlerin analizleri…
Akrep – Yelkovan
Parmak ucu gölgelerde geziyorlar
Her yerdeler, ölüm gibi
Ortama uyum sağlıyorlar
Oysa uyum kaos demek, kırfacana!
Gözümün yağdığı her mevsimdeler
Beni görürlerse her şey kanar
Bu yüzden şiirlerde uyuyorum
Tam yanımdan geçip gidiyorlar, Tanrı gibi
Aşkın kilidini açacak anahtarı bulmuş olabilirim
Ne var ki merhamete musallat olan bir nefes daha var
Sabahların bile ürktüğü bir nefes
Zamanın bile…
Üstelik ürkütücü bir güzelliği de var
Kapa gözlerini
Güneş her şeyi gizler, sisten daha etkili
Ben de bundan korkmuştum
Geçmişin ölüm düşleri
Şehirlerde terör estiriyorlar
Ölüm bile korkuyor onlardan
Hiçbir film seni onlardan koruyamaz
Gizlenecek bir mekân yok
Tek seçenek var şiire sarılmak
Rüyanda görürsün aşk!
Düştüğün an şiire, ezber başlar
Korktun mu?
Şimdi nereye gidiyorsun?
Kirli kalpler ülkesine mi?
Orda ne varsa oynarsın
Adaletsizliğe boyun eğen şiirin kopsun dili!
“Evrensellik boş bir teneke
Kurallarım yok benim!
Renkli ülkeler sürdüm yüzüme
Gökkuşağı kokar tenim
Afrika’da çığlığım, duyulmayan
Avrupa’da riyayım, görülmeyen
Kangurulara bağışladım ayaklarımı
İnce belli şiirler örüyorum postmodernizmden”
Selim Savaş Karakaş
Postmodernzmi en iyi anlatan “AKREP-YELKOVAN” isimli şiiri analiz edelim.
Belirsizlik, tanımsızlık şiirin her dizesinde kendini göstermekte. Şiirde kaçılan ve korkulan bir şeyler var, şair bize bunu ifade etmiş ama ne olduğu hakkında bilgi vermemiş. Okuyucunun kendi iç dünyasına bırakılmış, hayal gücüyle şekillenecek simgeler şiire ustaca yerleştirilmiş.
“Ne var ki merhamete musallat olan bir nefes daha var
Sabahların bile ürktüğü bir nefes
Zamanın bile…
Üstelik ürkütücü bir güzelliği de var”
Bir nefes düşünün merhamete musallat olmuş, sabahlar ve zaman bile ondan ürküyor. Üstelik ürkütücü bir güzelliği de var bu nefesin. Peki bu nefes imgesiyle ne kastediliyor olabilir? Bazı edebiyat tarihçilerine göre “Kapitalizm” yani para, maddi güç. Olabilir mi? Elbette olabilir. Bazı edebiyat tarihçileri “İhanet” diyor. Olabilir mi? İhanet de olabilir. İkisi de hem ürkütücü hem korkutucu…
“Evrensellik boş bir teneke
Kurallarım yok benim!
Renkli ülkeler sürdüm yüzüme
Gökkuşağı kokar tenim
Afrika’da çığlığım, duyulmayan
Avrupa’da riyayım, görülmeyen
Kangurulara bağışladım ayaklarımı
İnce belli şiirler örüyorum postmodernizmden”
Postmodernizmde her türlü kalıptan uzak durulur. Evrensel kesinlik veya hakikatler olduğu fikrine meydan okunur. Postmodernistler neyin doğru veya yanlış, iyi ya da kötü hakkındaki düşüncelerini düzeltmeye çalışmazlar. Mutlak gerçek diye bir şeyin olamayacağına inanıyorlar.
“Evrensellik boş bir teneke
Kurallarım yok benim.” Dizeleri postmodern anlayışın temeli diyebiliriz. Postmodernistler gerçeklik kavramının, insanlar ve özel çıkar grupları tarafından başkaları üzerinde güç kazanmak için kötüye kullanılan bir hayal yanılsaması olduğuna inanmaktadırlar.
Ahlak kişiseldir. Etiğin göreli olduğuna inanmak, postmodernistler ahlakı kişisel kanaatine maruz bırakır. Ahlaki değeri, geleneksel değerlere ve kurallara uymaya gerek kalmadan herkesin özel etik kuralları olarak tanımlarlar.
Belirsizliğe, tanımsızlığa, biçimsizliğe yaslanan postmodernizm, tartışmalar içerisinde varlığını koruyarak etki alanını günden güne artırmaktadır. Bugün postmodernizmin ötesine geçildiği ve kültür çalışmalarında yeni teorilerin gündeme geldiği dillendirilse de postmodernizmin tam olarak anlamlandırılamaması, araştırmacıları yeni fikirler ortaya koymaları noktasında cesaretlendirmektedir. Bir sanat ve edebiyat akımı olarak 1960 larda Amerika ve Fransa da ilk olarak görülmeye başlayan postmodernizm, II. Dünya Savaş ı sonrası aydınlanmacı aklın iflas etmesi sonucu geliştirilen eleştiriler üzerinde vücut bulur.
Modernitenin her şeyi akla göre yorumlayarak insan ve insan ile alakalı her türlü faaliyeti mekanik bir yapı olarak değerlendirmesine postmodernistler şüpheyle yaklaşarak düzen, biçim, bütünlük, birlik gibi unsurları göz ardı ederler. Özellikle sanat ve edebiyatta söz konusu unsurlar yerine düzensizlik, biçimsizlik, parçalılık, eklektizm, ayrılık ve karmaşa gibi unsurları ön plana çıkararak modern sanat söyleminin dışına çıkarlar.
Modern söylemde sanatçının dâhi olduğu ve sanat eserinin biricikliği kabul görürken postmodern söylemde sanatçının ölümü ve eklektik bir biçimde eserin meydana getirilmesi dillendirilir. Denilebilir ki eklektizm bütün postmodern sanatın temel özelliğidir. Yeni bir değer üretmekten ziyade var olan malzemelerden yeni yapılar meydana getirmeye çalışan postmodernistler farklı teknikler kullanırlar. Fredric Jameson, postmodernistlerin pastiş (öykünme) yöntemi ile eserlerini ortaya koyduklarını belirtir. Ona göre bireysel öznenin kaybolması ve kişisel üslubun varlığını yitirmesinden sonra pastiş evrensel bir uygulamaya dönüşür (2011: 55).
Terry Eagleton pastiş ile birlikte postmodernistlerin parodiye (yansılama) de sıkça başvurduklarını söyler. Ona göre sanatın artık dünyayı taklit etme görevi ortadan kalktığından sanatçı, temsil etmenin parodisini yapar . Yeni bir değer üretmekten ziyade var olan değerleri farklı teknikliklerle bir araya getirir.
Gerçekle hayalin iç içe girdiği kişiden kişiye değişen görüş algısı yaratmak postmodern şairlerin yegane gayesidir. Her okuyucu farklı duyular ve duygular dünyasına girmelidir. Görünen her şeyin aslında kişiden kişiye değişen şekil ve şemaları şiir için de geçerli olmalıdır. Daha net bir şekilde düzensizlik, biçimsizlik, süreksizlik, belirsizlik, çok seslilik ve çok kültürlülük gibi kavramlarla açıklanır. Postmodern edebiyatın postmodern söylem gibi modern Batı düşüncesine karşı duyulan güvensizliğin bir sonucu olarak genellikle II. Dünya Savaş ı sonrası dönemde Avrupa ve Amerika da yeşermeye başladığı, 1960 lardan sonra ise dünyaya yayıldığı düşünülür.
Postmodern edebiyat hakkında uzun yıllardır birçok şey dile getirilmiş, Amerika ve Avrupa da olduğu gibi Türkiye’de de postmodern edebiyat ile ilgili yüzlerce çalışma yapılmıştır. Fakat Türkiye de postmodern edebiyat çalışmalarının büyük çoğunluğunun öykü ve roman gibi kurmaca eserlere yönelik olduğu gözden kaçmaz. Buna karşın Amerika ve Avrupa da postmodern edebiyat çalışmalarının ilk önce şiirde başladığı daha sonra roman ve öykü gibi kurmaca metinlere yöneldiği görülür. Batıda postmodern şiir antolojilerinin uzun yıllardan beri hazırlandığı, postmodern şiir denilen bir fenomenin çalışma nesnesi olarak ele alındığı bilinir. Türkiye de bazı makaleler ve eleştiri yazıları dışında şiir ve postmodernizm ilişkisine değinen çalışmanın olmaması büyük bir eksikliktir. Bütün sanat dallarının postmodernizmden etkilendiği bir ortamda şiirin de belli açılardan postmodernizmden etkilenmesi kaçınılmazdır.
Dış dünyaya nasıl sorusuyla yaklaşmak yerine ne sorusuyla yaklaşır. Postmodern şiirin kökeni ile ilgili bir görüş de edebiyatta deneysel girişimlerin artması hakkındadır. Şairin özerkliğini savunan modernistler metne değişik müdahalelerde bulunarak geleneksel değerlerden ve biçimlerden sıyrılmaya gayret ederler. Postmodernistler, daha ileri giderek şair ile birlikte metnin de özerkleşmesi gerektiğini öne sürerler. Bu noktada, edebiyatı bütünüyle deneyselliğin emrine veren Oulipo hareketi postmodern şiir ile ilişkilendirilir.
Geleneğin tekdüzeliğine karşı postmodern şairlerin diledikleri gibi denemelerde bulundukları ve estetik kalıpları kendilerine göre dönüştürdükleri doğrudur. Bu özellikler göz önünde tutulursa Frank O Hara yıpostmodern şiirin öncülerinden kabul etmek yanlış olmaz. Nitekim M. Nuri Parmaksız, postmodern bakışın ilk defa Frank O Hara nın şiirinde görüldüğünü ileri sürer. Türk Edebiyatında ise Selim Savaş Karakaş postmodern şiirin temsilcisi diyebiliriz.
Frank O’HARA postmodern şiir örneği
bundan on yıl sonra
frank’i düşününce
belki
gözümden ansızın
bir damla yaş yuvarlanacak
çölün engin göğünde beliriveren
gümüş bir uçak gibi
oysa albuquerque’de
alvaradootel’in taze çimenleri
bugün karşımda duran avlu kadar
parlak yeşildi
tıpkı seni hiç tanımamış olan papazın
üç hafta önce, rubertburns ve seninle ilgili saçmalıklarını
o yavan sesiyle sıraladığı yer gibi
onun sesini boğmak için düşüncelerime haykırdığım
yer gibi
“aah, frank o’hara aşırı yaşamaktan yere yığıldı.”
hadi, sevgili çocuğum, kalk artık… seni seviyoruz.
Türk Edebiyatında ise şiir denemesi nadiren görülür. Genelde öykü ve romanda kendisini gösteren postmodern akım Selim Savaş Karakaş’ın “Aşkın Gizemi” isimli romanında ve farklı dergilerde yayımlanan şiirlerinde görülmektedir.
Selim Savaş Karakaş postmodern şiir örneği:
BOYA
Dün gece seni okumuştum
Açık kalmış yıldızlar başımda
Seni okumuştum, en güzel kitabımdın
Tiz opera tonu gibi yattın üstüme
Birden cazibesini kaybetti kelimeler
Ellerin…
Ellerin neden yüzümde değil?
Bir saksıya bahar mı aşılıyorsun?
Dün gece çiçeklerin boya istedi dudaklarımdan
Kara kuru bir rica…
Saçların perişan
Çiçekler gözlerime bakıyor
Tüm boyalarımı gülüşüne kullandım…
Selim Savaş Karakaş
Bu konu anlatımını ve şiir örneklerini word belgesinde indirmek için tıklayın.