Milli Eğitim Bakanlığı 2023 eğitim vizyonunu açıkladı. MEB 2023 eğitim vizyonu hangi konuları kapsıyor? Hangi konularda iyileştirilmeye, düzenlemeye gidilecek? Sözleşmeli öğretmenler için neler yapılacak? Ücretli öğretmenlik hakkında bir gelişme var mı? Ders saatleri için neler düşünülüyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 Eğitim Vizyonu’nun hayırlı olmasını dileyerek, eğitim ve öğretimin, hükümete geldikleri günden beri önceliklerinin en başında yer aldığının altını çizdi. Millî Eğitim Bakanlığının bütçesini 7,5 milyar liradan 92,5 milyar liraya yükselttiklerini hatırlatan Erdoğan, 16 yılda eğitimin fiziki altyapısını geliştirmek, önceki dönemlerin yasakçı baskıcı zihniyetlerinin izlerini silmek için çok çalıştıklarını anlattı. Milletin teveccüh gösterdiği kurumların önünü kesmek için uygulamaya konmuş 8 yıllık kesintisiz eğitim, katsayı gibi ciddi sıkıntıları kucaklarında bulduklarını aktaran Erdoğan, 60-70-80 kişilik sınıflardan, öğretmensiz geçen derslere kadar pek çok sorun olduğunu anımsattı.
Öncelikle zorunlu eğitimi 12 yıla çıkardıklarını belirten Erdoğan, “Katsayı zulmü başta olmak üzere öğrencilerimizin üniversiteye girişlerinde adaletsizliklere yol açan uygulamalarını ortadan kaldırdık. Milletimizin talebi doğrultusunda Kur´an-ı Kerim, Siyer-i Nebi, Arapça gibi dersleri tüm okullarda seçmeli olarak okutulabilir hale getirdik.” diye konuştu. Fatih Projesi ile hem okulların hem de öğrencilerin teknolojik altyapısını yenilediklerini kaydeden Erdoğan, bu kapsamda 1,5 milyon tablet dağıttıklarını, 432 binin üzerinde sınıfa etkileşimli tahta yerleştirildiğini dile getirdi. 290 bine yakın yeni derslikle kalabalık sınıfları tamamen, ikili öğretimi de büyük ölçüde ortadan kaldırdıklarını aktaran Erdoğan, 607 bin yeni atanan öğretmenle toplam öğretmen sayısını 920 binin üzerine çıkardıklarını bildirdi.
Böylece sınıfların boş kalmamasını, derslerin boş geçmemesini temin ettiklerinin altını çizen Erdoğan, spor salonundan laboratuvara, kütüphaneden pansiyonlara kadar her alanda çok önemli hizmetleri devreye aldıklarını söyledi. Ders kitaplarını tüm öğrencilere ücretsiz olarak verdiklerini vurgulayan Erdoğan, bugüne kadar eğitim-öğretim konusunda çok büyük yatırımlara imza attıklarını anlattı.
“Eğitim öğretim meselesi, özünde bir insan meselesidir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimin içeriğinin geliştirilmesi konusunda da adımlar attıklarını ifade ederek, şöyle devam etti: “Müfredattan sınav sistemlerine kadar çok sayıda farklı projeyi hayata geçirmiş olmamıza rağmen, bu konuda arzu ettiğimiz ilerlemeyi kaydedemediğimizi bir öz eleştiri olarak her fırsatta ifade ediyorum. Önümüzdeki dönem bugün tanıtımını yapacağımız 2023 Eğitim-Öğretim Vizyonu ile eğitimde hedeflediğimiz seviyeye inşallah çıkacağımıza inanıyorum. Bizim gözümüzde eğitim öğretim meselesi, özünde bir insan meselesidir. İnsana dair olumlu ve olumsuz her şeyi eğitimin içinde bulmak mümkündür. Rabbimiz Kur´an-ı Kerim´de bize ´Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu´ diye sesleniyor. İnsana yazmayı ve bilmediklerini öğreten Rabbimizin bize emrettiği şekilde hayatımızı ilme ve öğrenmeye adamak hepimizin görevidir. Bunun için eğitim öğretim bir yönüyle millidir ama aslında cihanşümul bir sistemdir. ´İlim Çin´de bile olsa gidip arayınız, alınız´ tavsiyesi bir yönüyle eğitimin evrenselliğine işaret ediyor.” Ecdadın, medeniyetin ışıltılı şehirlerine, dünyanın her yerinden ilim insanlarını topladıklarına işaret eden Erdoğan, gelişmiş ülkelerin başarılarındaki en önemli unsurlardan birinin de güçlü eğitim sistemleri olduğunu vurguladı.
“Onların gönül dünyalarını doyurmayı ihmal ettik”
“Her mesele gibi eğitim de içinden çıktığı toplumun vasatını yansıtır.” diyen Erdoğan, “Küresel seviyede iddia ve donanım sahibi olmayan bir eğitimin millilik vasfı, boş sözden ibarettir. Milletler, eğitime kendi renklerini verirken aynı zamanda dünyaya söyleyecek sözlerinin de ifade ederler.” değerlendirmesinde bulundu. Eğitimde çok ileri gidip de ekonomide çok geri kalmış veya tam tersi toplum örnekleri bulmanın mümkün olmadığına dikkati çeken Erdoğan, “Türkiye´nin sorunu, geçmişte uzun zaman eğitimin insanı geliştiren değil, insanı formatlayan, dikte edileni nesillere aktaran bir mekanizma görülmüş olmasıdır. Bu çarpık anlayış, maalesef nesillerimizin heba edilmesine, potansiyelinin, enerjisinin, yeteneklerinin körelmesine yol açmıştır. Bu süreçte ne sınav sisteminin ne ders kitaplarının ne de eğitime dair neredeyse hiçbir şeyin kalıcı olmaması, işin felsefesi konusundaki çarpıklığın neticesidir.” şeklinde konuştu.
“Çocuklarımızı, zihinlerini bilgiyle doldurarak, diploma sahibi yapmanın peşinde koşarken, onların gönül dünyalarını doyurmayı ihmal ettik.” yorumunu yapan Erdoğan, böyle olduğu için diplomaların hep yetersiz kaldığını vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: “Çocuklarımızı iyi bir talimle hayata hazırlamak için imkanlarımızı seferber ederken, onların terbiyesini eksik bırakmakla ne büyük hata yaptığımızı attığımız her adımda daha iyi anlıyoruz. Talim ve terbiyeyi, eğitim ve öğretimi birlikte sağlamadan bu işin üstesinden gelemeyiz. Geçmişte FETÖ gibi terör örgütleri eğitim sistemimizin işte bu eksiğini kullanarak sinsice ülkemizi ve toplumumuzu ele geçirmeye çalışmışlardır. Aynı şekilde PKK´nın insan gücü kaynağı da eğitim sistemin boşlukları ve hatta yanlışlarıdır. Bunun için 18 başlık altında sıralanan stratejik hedeflerden oluşan 2023 Eğitim Vizyonu´nun işe insandan başlıyor olmasını, isabetli bulduğumu özellikle belirtmek isterim.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimde bugüne kadar atılan adımlardan istenilen sonuçların alınamamış olmasının muhasebesini kendi içlerinde yaptıklarını, yapmayı da sürdüreceklerini belirten Erdoğan, 2023 Eğitim Öğretim Vizyonu hazırlanırken geçmişteki tüm çalışmaların değerlendirildiğini bildiğini söyledi. Erdoğan, maziden atiye köprü kuran esnek ve geleceğe ilişkin beklentileri en yüksek oranda karşılayan bir çalışmanın ortaya çıktığına inandığını kaydetti. Dünyanın da Türkiye´nin de değiştiğini, değişimin sürekliliği içinde bu eğitim vizyon belgesinin atılan her adımla geliştirilmeye, güncellenmeye ihtiyaç duyulmasının doğal olduğunu bildiren Erdoğan, “Asıl olan medeniyet perspektifimizi korumaktır. Bunu yaparken ne evrenseli yakalayacağız diye kendimizi inkar edeceğiz ne de mevcudu koruma saikiyle dünyadan kopacağız. Elimizdeki vizyon belgesi, bu ikisinin de birlikte mümkün olabileceği anlayışı veya bu anlayış üzerine bina edilmiştir.” dedi. Herhangi bir yatırım yanlış yapıldığında para ve zaman kaybedileceğine, en fazla hedeflerin gerisine düşüleceğine ama eğitimde yanlış yapıldığında nesillerin ve asırların yitirileceğine işaret eden Erdoğan, bunun için atılan her adımın dikkatle hesaplanması, düşünülmesi, tartılması, analiz edilmesi ve ondan sonra hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
“Dershaneler hacıyatmaz misali ayakta kalmaya devam etti”
Eğitim işinin aceleye gelmeyeceğinin, ertelenemeyeceğinin ve geciktirilemeyeceğinin altını çizen Erdoğan, “Türkiye´nin dershane meselesi bunun en çarpıcı örneğidir.” diye konuştu.
Hükümete geldiklerinde millete verdikleri söz gereği eğitim sistemini dershanelere ihtiyaç duymayacak hale getirmeye çalıştıklarına işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “O zaman arkadaşlarıma ´Dershaneler varsa okullar niye var, bir an önce bu dershaneleri bizim tasfiye etmemiz gerekir ve her şeyi bizim okullarımızda halletmemiz gerekir´ dedim. Ne yazık ki bu başarılamadı, geç başarıldı. Onun için de bu zaman kaybıyla FETÖ´ye yılda 1 milyar, 2 milyar lira para kazandırdı. Benim okulum niye var, okulum varsa onlar niye var? Neymiş, okullarda başarı yokmuş. Başarılı olacağız. Bu kimin görevi, devlet olarak bizim görevimiz. Bunu biz yapacağız. Benim Anadolu´daki bacım niye ahırındaki davarını satsın, niye kolundaki bileziğini satsın da çoğunu ´Muhakkak dershaneye göndermem gerekiyor´ diyerek dershaneye göndersin. Bunların bedelini ödedik ama artık onlar tarih oldu. Şimdi yeni bir dönem başlıyor. Ne yaptıysak, hangi tedbiri aldıysak, hangi sistemi devreye soktuysak istediğimiz neticeyi o zamanlar elde edemedik, şimdi ediyoruz. Her seferinde birtakım eller devreye girdi ve dershanelerin hacıyatmaz misali ayakta kalmaya devam ettiğini gördük. Daha sonra bu işin arkasından terör örgütlerinin çıktığına şahit olduk.”
“Kamuflajlar altında bu paralel eğitim sistemi varlığını sürdürüyor”
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi´nin gazi bir milletin evi olduğunu, FETÖ´nün 15 Temmuz 2016´daki darbe girişiminde çevrede 29 şehit verildiğini anlatarak, “Şimdi sizlerle beraber bu çatının altında neyi değerlendiriyoruz? Sadece milli eğitimi değil bu ülkenin değerler silsilesi içinde aklınıza ne gelirse hepsi artık bu çatının altından çıkıyor ve bu çatı altında değerlendiriliyor. Dershanelerin üzerine kararlı bir şekilde gittiğimizde de işin ucu nereye vardı, darbe girişimine.” ifadelerini kullandı.
Şu anda hala bu sorunun tam manasıyla çözülebildiğini söyleyemeyeceğini belirten Erdoğan, “Ama çözüyoruz. Farklı isimler, görüntüler ve kamuflajlar altında bu paralel eğitim sistemi varlığını sürdürüyor.” dedi. Erdoğan, Millî Eğitim Bakanlığı 2023 Eğitim Vizyonu´nda yer alan öğretmen standardından okullar arasındaki eğitim öğretim farkının kapatılmasına kadar bir dizi düzenleme hayata geçtiğinde, bu sorunun gerçekçi bir şekilde çözülmüş olacağını bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devletimiz için tehdide, velilerimiz için de gerçekten büyük bir yüke dönüşen bu defteri tamamen kapatmadan rahat yüzü göremeyeceğimizden de emin olunuz.” diye konuştu.
“Öğretmenlerimiz fedakarca görev yapan birer kahramandır”
Erdoğan, eğitim denildiğinde öğretmenlere ayrı bir parantez açılmazsa hem konunun eksik bırakılacağını hem de bu mesleğe haksızlık edileceğini vurgulayarak, “Bizim kültürümüzde öğretmenlerimizin üzerimizdeki hakkı neredeyse anne ve babalarımızın seviyesindedir.” dedi. Özellikle Anadolu kültüründe el öpmenin yaygınlığına işaret eden Erdoğan, otoriter yapının egemen olduğu bölgelerde ayak altı öpmenin bile söz konusu olduğunu söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti: “Bizim kendi değerlerimizde, İslami anlayışımızda böyle bir şey var mı, yok. Ben el öptürmem, böyle bir huyum, böyle bir anlayışım yok. Çocuklara hep şunu söylerim, ´Annenin, babanın bir de hocanın elini öp, başka kimsenin elini öpme.´ Bunun dışında asla. Parası var diye öp, bizim buradaki atamızdır diye öp, yok. Sadece anne, baba, hoca. Ben annemin ayağının altını da öperdim. Çünkü, cennet annelerin ayakları altındadır da onun için. Anacağım ayağını çekerdi, ´Bana cennetin kokusunu çok mu görüyorsun anam´ derdim. O başka bir şey. Bizim bu kültürü, bu terbiyeyi almamız esas. Bu sebeple, hangi makama gelirsek gelelim, hangi sosyal statüye yükselirsek yükselelim öğretmenlerimize hürmeti asla eksiltmeyiz, yitirmeyiz.
Medeniyetimizin bize verdiği tavsiye şu, bana bir harf öğretenin kölesi olurum anlayışı öğretmenlik mesleğinin değerinin en çarpıcı ifadesidir. Ecdadımıza baktığımızda çoğunun öğretmenleriyle anıldığını görüyoruz. Şeyh Edebalisiz Osman Gazi, Akşemseddinsiz Fatih, İbn-i Kemalsiz Yavuz düşünülemez, onlarla düşünülür. Gazi Mustafa Kemal Atatürk´ün ´Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır´ sözü de tarihimizdeki bu geleneğe işaret ediyor. Bizim gözümüzde sayıları 920 bini bulan öğretmenlerimiz bayrağımızın dalgalandığı her yerde fedakarca görev yapan birer kahramandır.”
“Sözleşmeli öğretmenlikte sözleşme süresi 3 artı 1 oluyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğretmenlere geleceğin teminatı olan çocukların emanet edildiğini belirtti. “Bundan daha büyük bir itibar, şeref olabilir mi?” diyen Erdoğan, bugüne ve geleceğe dair ne konuşuluyorsa, hangi hedefler belirleniyorsa hepsinin gizli öznesinin öğretmenler olduğunu söyledi. Eğitim meselesinin insan meselesi olduğunun altını çizen Erdoğan, insanı maddi ve manevi idrakiyle fiilen öğretmenlerin biçimlendirdiğini dile getirdi. Erdoğan, 2023 Eğitim Vizyonu´nda öğretmenlerin çok önemli yer tuttuğuna işaret ederek, “Bu kapsamda önümüzdeki dönemde Öğretmenlik Meslek Kanunu hazırlanıp çıkarılacak.” diye konuştu. Öğretmenlerin hem çalışma şartlarını hem de birikimlerini mesleğin gereklerine uygun seviyeye taşımakta kararlı olduklarını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sözleşmeli öğretmenliği yeniden düzenliyoruz. Halen 4 artı 2 olmak üzere toplam 6 yıl olan sözleşme süresini 3 artı 1 toplam 4 yıla indiriyoruz. Böylece birinci sınıfta öğrencileri devralan bir öğretmenimiz, dört yol sonunda bu evlatlarımızı üst okula yolcu edip görev süresini tamamlayabilecek. Ayrıca geri kalmış bölgelerde görev yapan öğretmenlerimizi teşvik edecek birtakım tedbirler alınacak. Öğretmenliğe kabulde uygulanan pedagojik formasyon şartını kaldırıyoruz. Artık bu eğitimi Bakanlığımız verecek.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğretmenlerin bilgi ve becerilerinin meslek içi eğitim yoluyla hedeflere uygun seviyeye çıkarılacağını, ihtiyari olan anaokulu eğitimini gerekli altyapıyı oluşturduktan sonra zorunlu hale getireceklerini bildirdi.
“İnsan kaynakları ofislerimizin öncelikli hedefleri gençlerimiz”
Öğretmenlere imkanlar nispetinde her türlü desteği sağlamayı sürdüreceklerini ifade eden Erdoğan, yeni yönetim sistemi oluşturulurken eğitim ve öğretimin önceliklerinin başında olduğunu kaydetti. AK Parti´yi kurduklarında Türkiye´yi dört temel direk üzerinde yükselteceklerini dile getirdiklerini hatırlatan Erdoğan, bunların eğitim, sağlık, adalet, emniyet olduğunu anlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar belli bir başarıyı yakaladıklarını, bu başarının artarak devam edeceğini söyledi.
Üniversitelerin sayısına ilişkin bilgi veren Erdoğan, göreve geldiklerinde 76 olan üniversite sayısının 206´ya ulaştığını, üniversitenin olmadığı ilin bulunmadığını belirtti. Almanya´da 3 milyon, Türkiye´de ise 8 milyon üniversite öğrencisi bulunduğunu aktaran Erdoğan, “Kalitede eksiklerimiz var. Ama inşallah 5-10 yıl sonra kalitede de onları yakalayacak ve geçeceğiz. Ben buna inanıyorum. Doğrudan Cumhurbaşkanlığımıza bağlı kurumlarımızın bir kısmını da gençlerimize ve geleceğimize yönelik projeksiyonlar oluşturmak üzere ihdas ettik. Mesela dijital dönüşüm ve insan kaynakları ofislerimizin öncelikli hedefleri gençlerimizdir.” diye konuştu.
“Yeni sistemin ruhuna uygun reformlar gerçekleştireceğiz”
Milli Eğitim Bakanlığını daha da güçlendirdiklerine dikkati çeken Erdoğan, eğitimde yeni yönetim sisteminin ruhuna uygun reformlar gerçekleştireceklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğitim yönetiminde ehliyet ve liyakat olmazsa olmazımızdır. Bakanlığın en üst yöneticilerinden okul müdürlerimize kadar tüm yönetim kademelerimizi bu anlayışla ve dış müdahalelere kapalı bir şekilde çalışır hale getireceğiz.” dedi. Enerjisi ve birikimi yüksek olanlarla hedeflere hızlı şekilde yol alacaklarını anlatan Erdoğan, okul yöneticiliğinin adanmışlık istediğini ve gönül işi olduğunu vurguladı. Erdoğan, kimsenin bu parametrelerin dışında bir sebeple görev talep etme hakkını kendinde görmemesi gerektiğini kaydetti.
“Şahıslarla kaim olmayan kalıcı bir program ortaya çıktığını düşünüyorum”
Eğitim alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının bu süreçte en büyük yardımcıları olduğuna işaret eden Erdoğan, yeni dönemde de yürütülen çalışmalara katkı sağlamak suretiyle aynı fedakarlığın, aynı iş birliğinin beklendiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Okullarımıza ilave destekler vererek, okul yöneticilerimiz ve öğretmenlerimiz ile velilerimizi karşı karşıya getiren uygulamaları da ortadan kaldıracağız. Okul yöneticilerimiz ve öğretmenlerimiz ile velilerimizi eğitim sistemimizin aynı ortak gaye için çalışan ayrılmaz parçaları olarak görmek istiyoruz. Hedefimiz velilerimizi yardımcı kaynak, soru bankası, özel ders, etüt ve benzeri tüm yüklerden kurtarmaktır.” Erdoğan, vatandaşlara, “Lütfen çocuklarınızı merdiven altına teslim etmeyin. Lütfen çocuklarınızı hafta sonu kurslar vesaire buralara teslim etmeyin. Biz öğretmenlerimizi hafta sonu destek kurslarıyla zaten sizin emrinize veriyoruz. Bu da ihtiyaridir ama ücrete tabi değildir. Onun ücretini devletiniz olarak biz vereceğiz. Hem buradan öğretmenlerimize de belli bir artı imkan sağlayacağız hem de çocuklarımızın bu noktadaki eksiğini gidermiş olacağız. Okul yöneticileri ve öğretmenler bu tür meşakkatlerle değil, sadece ve sadece eğitimle, öğrencilerle meşgul olacaklar.” çağrısında bulundu.
Hep aynı şeyleri yapıp, aynı girdilerle hareket edip, her defasında farklı sonuçlar beklemenin akıl karı olmadığını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: “Bizim sistemin girdilerini ve süreçlerini değiştirmemiz lazım ki sonuçlar farklı olabilsin. Yeni dönem inşallah bu anlayışla eğitimi baştan sona 2023 hedeflerimize uygun şekilde ileriye taşıyacağımız bir büyük başarı hikayesine şahitlik edecektir. Bu vizyon belgesinin neticelerini her yıl kademe kademe almaya başlayacak, inşallah 2023´te de yüzde 100 sonuca ulaşmış olacağız. Şahıslarla kaim olmayan kalıcı bir program ortaya çıktığını düşünüyorum. Bu atılımla gençlerimize emanet edeceğimiz 2053 ve 2071 vizyonları için sağlam bir altyapı kurmuş olacağız. Gençler unutmayın, geleceğin Alparslan´ı olamaya hazır olun. Geleceğin Fatihleri olmaya hazır olun. 21 yaşında hangi ruh dinamizmine sahipse sizin de onu yakalamanız lazım. Bu adımla yola çıkacağız. Onun için bizim çok daha büyük gönül fetihlerini gerçekleştirmemiz mümkün.”
“Böyle bir liderlik olmasaydı böyle bir görevde olmayı kesinlikle arzu etmezdim”
Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk da, 2023 Eğitim Vizyonu Tanıtım Toplantısı´nda yaptığı konuşmada, bu sürece destek vermek için toplantıya katılan tüm konuklara teşekkürlerini iletti. Selçuk, salondaki katılımcılara hitaben şöyle konuştu: “Sevgili meslektaşlarım bana şapkadan tavşan çıkaracakmışım gibi bakmazsanız sevinirim. Bugün burada yapacağımız açıklamayla yarın Türkiye´de eğitim sistemi dünyanın en iyi eğitim sistemi olmayacak. Bugün burada yaptığımız açıklamalarla eğitim sistemimiz yarın belki birden bire çok ani bir değişim, dönüşüm yaşamayacak. Çünkü milli eğitim ya da eğitim sistemleri 100 vagonlu tren gibidir, bir spor araba gibi döndüremeyiz. Ama yarın bilimin ışığında, rehberliğinde yeni bir yol haritamız olacak ve bizim sorumluluğumuz çok daha artacak. Çünkü derdiyle dertlendiğimiz milletimize karşı mahcup olmama gayretimiz yükselecek.”
Bunun zorlu bir süreç olduğunu vurgulayan Selçuk, “Meslektaşlarımdan kaç tanesi şurada olmayı arzu ederdi bilmiyorum ama benim için gerçekten zor bir süreç. Emin olun Türkiye´nin eğitim meselesi, dünyayla rekabet edecek bir eğitim kurma meselesi, bir bakanın ya da ekibinin üstünden kalkabileceği bir mesele değil. Burada çok daha büyük bir liderlik gerekiyor ve bu liderlik Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği. Çok samimi, içtenlikle bir şeyi paylaşmak isterim; eğer böyle bir liderlik olmasaydı böyle bir görevde olmayı kesinlikle arzu etmezdim.” diye konuştu. Dünyadaki bütün büyük eğitim başarılarının arkasında büyük liderliklerin bulunduğuna işaret eden Selçuk, bu durumun bugün Türkiye için de geçerli olduğunu dile getirdi.
“Hepimiz sorumluyuz ve hepinizin desteğine ihtiyacımız var”
Selçuk, sorumluluklarının çok büyük olduğunu belirterek, “Ben daha göreve gelir gelmez, ilk gün öylesine yüksek bir beklenti çıtası koydunuz ki oysa ben bir kelime, cümle bile kurmamıştım. Hayalleriniz, umutlarımız bu beklentiyle eşleşti ve Türkiye´nin ortak bir beklentisi oluştu.” dedi. “Eğitim bir millet, bir ülke ödevidir. O yüzden hepimiz sorumluyuz ve hepinizin desteğine ihtiyacımız var.” ifadesini kullanan Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Diyebilirsiniz ki ´Bu sefer farklı olan ne?´ Aslında bizi böyle 3 yıllık bir yol haritası sunmaya kimse zorlamadı. Bunu özellikle bir taahhüt altına girmek için ekip arkadaşlarımızla beraber özellikle istedik. İstedik ki bu 3 yıl içerisinde bir belirsizlik olmasın, aileler, çocuklar huzursuz olmasın. İstedik ki bir hesap verebilirlik olsun. İstedik ki ilk kez felsefesiyle, teorisiyle, yöntemiyle kapsamlı bir eğitim dönüşümü olsun. Ve bunun yapılmasını da bir sistem teorisi üzerinden kuralım, gerçekleştirelim.
Yani eğitim sisteminin bütün bileşenlerinin, hepsinin birden senkronize olarak dönüşümünü yapalım istedik. Bunun hesabını, kitabını gerçekten çok ayrıntılı yaptık. Ne kadar bir bütçeden söz ediyoruz, hangi mevzuat değişikliklerine ihtiyacımız var, hangi insan kaynaklarıyla böyle bir projenin altından kalkabileceğiz.” Yeni yol haritasının sürdürebilir olması için altyapısının çok güçlü olması gerektiğinin altını çizen Selçuk, ana politikalar hakkında Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın onayını aldıktan sonra bütçeyle ilgili Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak´la görüştüğünü dile getirdi. Selçuk, 21 maddenin bütçe çözümlemesini görüştükleri esnada birkaç madde henüz bitmemişken, Albayrak´ın “Mesele eğitimse biz her türlü kaynağı buluruz. Hiç merak etmeyin, gerisini konuşmaya gerek yok.” dediğini anlattı.
“Bu memleketin çocukları için bir şey yapmanın ötesinde bir beklentim yok”
Bakan Selçuk, Albayrak ve tüm kabine üyelerine teşekkürlerini ileterek, “Bu öyle bir kabine ki ´Mesele eğitimse biz kendi Bakanlığımızın bütün projelerini erteleriz ya da başka zaman konuşuruz. Yeter ki eğitim sistemine kaynak ayırabilelim´ denildi.” şeklinde konuştu. Bu farklılığın kendisi için çok önemli olduğunun altını çizen Selçuk, şöyle devam etti: “Meslek hayatımda eğitimle ilgili bir değişikliğe bu kadar yoğunlaşmış, ´Bir ucundan da biz tutalım´ diyen bir topluluk görmedim. Yani sizden, meslektaşlarımdan söz ediyorum. Dolayısıyla bu sefer daha farklı bir durum var. Kişisel olarak kendi adıma ahir ömrümde bu memleketin çocukları için bir şey yapmanın ötesinde gerçekten bir beklentim yok. Sadece şairin dediği gibi ´Memleket istiyorum, gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun.”
Selçuk, eğitim politikalarında yol almanın önemine dikkati çekerek, son 16 yılda belirli bir nicel dönüşümün gündeme getirildiğine ve böylelikle bir yola girildiğine işaret etti. Çok yol alındığını ama önlerinde çok daha fazla yolun bulunduğunu aktaran Selçuk, dünyada artık “4. büyük kırılma” denilen, bilgi toplumundan sonra tekillik çağını ifade eden döneme doğru gidildiğini söyledi. Tekillik çağının dijital, biyolojik ve fiziksel olanın bir araya gelmesi anlamına geldiğini anlatan Selçuk, “Dünya tarihinde böyle bir şeyin hayali dahi söz konusu olmadı. Bu üçü bir araya gelecek, böyle bir çağ bizim çocuklarımızı bekliyor. Bu çağın, dönüşümün farkındayız. Ama Türkiye´nin burada çok yol alması gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“Sistemin bütün bileşenlerini birlikte dönüştürüyoruz”
Bakan Selçuk, bu yolu alabilmek için tıpkı şekerin suyun içine sızması gibi yeni becerilerin de eğitim sisteminin içine sızması gerektiğini dile getirdi. Selçuk, “Bu bağlamda bizim kendimize gerçekten sorular sormamız gerekiyor. Bildiklerimizle, öğrendiklerimizle ne yapabiliyoruz, ne olabiliyoruz. Verilen eğitim nasıl bir dünyaya yol açıyor? Burası çok önemli.” ifadelerini kullandı.
“Amacımız bizden ama bizden farklı olan çocuklar yetiştirmek”
Dünyanın en iyi eğitim sistemlerinden mezun olan, en iyi üniversitelerini bitiren insanların 2007´de kendi çıkarları için dünya ekonomik krizini çıkardığını aktaran Selçuk, şöyle konuştu: “Bilgi vardı, eğitim vardı ama ahlak yoktu. Şimdi bu anlamda bizim bir gayemiz, amacımız var ve bu amacımız göz aydınlığımız olan çocuklarımızı geleceğin dünyasına hazırlamak, mana ve maddeyi kuşatan çift kanatlı bir perspektiften hareket etmek, bizden ama bizden farklı olan çocuklar yetiştirmek. Burası da önemli çünkü bizim gibi olduklarında zaten gelecek tasavvurlarını da kısıtlamış oluyoruz. Bu sefer farklı dedik çünkü sistemin bütün bileşenlerini birlikte dönüştürüyoruz. Yani senkronize olarak fiziksel altyapı, içerik altyapısı, finansal altyapı hepsini birlikte dönüştürüyoruz.” Bunun Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın öncülüğünde yapıldığını vurgulayan Bakan Selçuk, “Biz bir millet ödevi yapacağız, mutabakat sağlayarak, gönül köprüleri inşa ederek yapacağız. Nicelikten niteliğe doğru giden 3 yıllık bir perspektifi, 3 aşamalı bir dönüşümü birlikte gerçekleştireceğiz.” diye konuştu.
Bakan Selçuk, eğitimde üç aşamalı bir dönüşüm yapacaklarını belirterek, birinci aşamanın hazırlık tasarım-simülasyon, küçük ölçekli pilotlamalar ve bazı yeniliklerin kısmi uygulaması, ikinci aşamada orta ölçekli pilotlamalar, tasarım iyileştirmeleri ve sonuçlarda bazı projelerin hayata geçirilmesi, üçüncü aşamada ise çalışmanın ülke genelinde uygulamaya geçilmesi ve etki analizlerinin başlaması şeklinde olduğunu söyledi. Kurgunun kurumsal temelinde “okul” olduğuna dikkati çeken Selçuk, “Her okulun bir gelişim planı ve gelişim modeli var. Her bir okulu anlık olarak yaklaşık 20 küsür parametre üzerinden izlemek ve hangi okulun neye ihtiyacı olduğunu, eğitimsel olarak kalitesini nasıl dönüştüreceğimizi görmemizin mümkün olduğu bir model bu. Aşağı yukarı hazırlık çalışmaları tamamlanmak üzere.” diye konuştu.
“Tüm okullarda tasarım-beceri atölyeleri kurulacak”
Bakan Selçuk, okul yöneticilerinin önemine değinerek, “Okul yöneticilerimizin yetki ve sorumluluklarını kısmen artırıyoruz. Önümüzdeki süreçte tüm yöneticilerimizin ehliyet ve liyakat temelli olması konusunda ülke çapında bir bakış açısını da paylaşmış olacağız.” şeklinde konuştu.
“Tüm okullarda tasarım-beceri atölyeleri kurulacak.” diyen Selçuk, okul mimarisi kurguladıklarını dile getirdi. İlkokul, ortaokul ve lisenin bütünleşik olarak kurulduğunu aktaran Selçuk, ilkokul ile yükseköğrenimin bağlantısı olduğunu, yükseköğrenimdeki mühendislik alanlarıyla ilkokuldaki robotik mekanik atölyesi arasında bir mesleki bağlantı kurguladıklarını anlattı.
“Esnek, modüler, daha az ders saati”
Okullar arasında imkan farklılıklarını azaltmanın önemine değinen Selçuk, okullar arasındaki imkan farklılığı azalmadığında sınav baskısının devam edeceğini belirtti. Genelde önce müfredat yayınladıklarını sonra öğretmen eğitimi yaptıklarını fakat tam tersi bir durumun daha iyi olacağını vurgulayan Selçuk, “Müfredatı yazmadan önce tüm sistemdeki öğretmenlerin eğitimini tamamlamak ondan sonra müfredat çalışmasına başlamak gerekiyor ki, bu müfredat kazanımların ve becerilerin parçalandığı, bilgi kırıntıları şeklinde değil, bizim teknik olarak daha çerçeve müfredat dediğimiz bir bakış açısıyla hazırlanacak. Esnek, modüler, daha az ders saati ve çeşidinin söz konusu olduğu bir müfredattan söz ediyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
“Öğretmen yetiştirmede YÖK ile iş birliği”
12 Eylül 1980´den beri öğretmen yetiştirme konusunda belli bir mekanizmalarının olduğunu, bu durumun aynı tipolojide devam ettiğini aktaran Ziya Selçuk, bu konunun değişmesi için YÖK ile iş birliği yapacaklarına değindi. “Eğitim fakültelerinin, öğretmen yetiştirmenin muhakkak dönüşmesi lazım. Öğretmen yetiştirme dönüşmeden kaynağı biz kontrol edemeyiz. Kaynağı kontrol etmeden sistemi kontrol edemeyiz.” diyen Selçuk, belli sayıda pilot eğitim fakülteleri belirleyeceklerini ve buralarda uygulama ağırlıklı çalışmalar yapacaklarını bildirdi.
“Türkiye´nin öğrenme haritası ortaya çıkacak”
Bakan Ziya Selçuk, veriye dayalı yönetimin de eğitimin kritik unsurlarından birisi olduğuna dikkati çekerek, “Veriyi kullanmak politika geliştirirken bizim açımızdan son derece kritik. Bu yüzden de öğrenme analitiği platformu oluşturuyoruz. Bu Türkiye´nin öğrenme kalitesinin denetlenebilmesi ve yönlendirilebilmesi için son derece dikkat etmemiz gereken bir platform bu. Çünkü Türkiye´nin öğrenme haritası bu platformda ortaya çıkacak.” ifadesini kullandı. Üniversitelerde binlerce araştırma yapıldığını ama bunların hayata geçirilmesinin, uygulamaya konulmasının mümkün olmadığını söyleyen Selçuk, bununla ilgili de özel bir birim oluşturduklarını kaydetti.
Selçuk, mesleki eğitim de dahil tüm kademelerde yönlendirme sistematiği yapacaklarını ve çocukların ilk okuldan itibaren ilgi, yetenek, mizaç açısından anlaşılabilmesi, tanınabilmesine yönelik bir yapı kurduklarını, bu yapının desteklenmesi gereken ögeleri de öne çıkartacaklarına işaret etti. Türkiye´nin konuştuğu esas meselenin, ölçme, değerlendirme ve sınav olduğunu kaydeden Selçuk, şöyle devam etti: “Sınava kademeler arası geçiş diye bakmıyoruz. Nasıl bakıyoruz. Sınav bizim için muhakkak surette ikincil planda olması gereken bir unsur. Eğer biz zamanla sınava giren öğrenci sayısını azaltırsak, zamanla sınava giren okul sayısını azaltırsak, okullarımız arasındaki imkan farklılıklarını azaltırsak, o zaman zaten doğal olarak bir sınav baskısının azalması söz konusu olacak. Biz sınav sayısı ya da sınavın adı, sınav tekniğinden ziyade sistemin ne kadar iyi olup olmadığı ile ilgileniyoruz.”
Bakan Selçuk, ilk okulda sporun önemine de vurgu yaparak, spor adamları ile görüşmelerinde “Çocuklar akşam 4-5´ten sonra sporla ilgilenmiyorlar. Dolayısıyla öğleden sonrayı spor için ayırın. Aksi takdirde Türkiye´de spor gelişmez.” dediklerini aktardı. Sporun yaygınlaşması için çalışma yürüttüklerini, bunu formel hale getirdiklerini ifade eden Selçuk, “Okul mahalle spor kulüpleri kuruyoruz.” dedi.
“Yurt dışında lisede 5-6 ders, Türkiye´de 15-16″
Ziya Selçuk, Türk eğitim sisteminin bel kemiğinin ortaöğretimde kırıldığının altını çizerek, Anglosakson ülkelerde lisede 5 ya da 6 dersin olduğunu, Türkiye´de ise 15-16 dersin okutulduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı: “Bir çocuk bir yıl boyunca nasıl meşgul edilir, hobilerinden, spordan nasıl uzaklaştırılır. Nasıl derinlemesine bir analiz yapamadan çocuk sadece üstünkörü sınavlara hazırlanıp geçer. Bizim bunu dönüştürmemiz lazım ve ortaöğretimdeki ders çeşitliliğinin yarıya yakın azaltılması lazım. Alan seçimini 9´a almak, sosyal girişimcilik desteği vermek, her çocuğa meslek temelli bir uluslararası sertifikasyon vermek.”
En çok destek verdikleri alanın mesleki eğitim olduğuna değinen Selçuk, şunları kaydetti: “Mesleki eğitimi biz halletmeden yüksek öğretimdeki yığılmayı önlemek ya da ara eleman denilen aslında ana eleman olan çocukları yetiştirmek ile ilgili sıkıntımızı çözemeyiz. ´Mesleki eğitimde bir hamle zamanı´ dememiz gerekiyor. Alan ve dal rehberliğinde bir beceri seti oluşturuyoruz. Alan derslerini 9´da başlatıyoruz. 9´da teorik derslere başlayan meslek lisesi öğrencilerinin, niye meslek lisesini terk ettiklerini, niye devamsızlığın bu kadar yüksek olduğunu çok rahatlıkla görmek mümkün. Organize sanayi bölgeleriyle çok ciddi iletişimimiz var. Teknoparklar, savunma sanayisi, uzay teknolojisi birçok alanda pek çok farklı alanda liseler göreceksiniz.” Bakan Selçuk, TİKA ile iş birliği içinde yurt dışında meslek lisesi açma imkanı doğacağını söyledi.
“TRT ile iş birliği”
Yabancı dil öğreniminin eğitimin bir başka yarası olduğunu yineleyen Selçuk, “Her çocuğu aynı dil becerilerinin verilmesinden kaynaklı bir sınırlılıkları biraz ortadan kaldırmak istiyoruz. TRT ile iş birliği yapmak, EBA´yı yeniden modellemek gibi birçok uluslararası yeni teknikleri kullanarak yabancı dilde asgari 2 sene içerisinde bazı verimleri aldığımızı da göreceğiz inşallah.” dedi. Selçuk, bütün ilkokullara, ortaokullara ve liselere bütün derslere dijital becerilerin sığması gerektiğini aktardı. İstedikleri işleri yapmakta zorlanacaklarını düşünmediklerine işaret eden Selçuk, Türkiye´de bunun için altyapının hazır olduğunu, sadece modelleme ve takip ile sürdürülebilir bir model çıkarmanın önemli olduğunu söyledi. Toplumun yüksek beklentisine teşekkür eden Selçuk, “Bu beklentiyi düşürseniz iyi olur, çünkü benim uykum kaçıyor. Ama emin olun, bunları çok rahatlıkla yapacağız.” dedi.