Baki kimdir? Baki’nin hayatı, eserleri, kişiliği, biyografisi, şiirleri ve hayatı boyunca aldığı ünvanlar, edebiyatımıza katkılarını burada yazdık.
Baki (1526 – 1600)
Naz ile güftara gelmezse helâk eyler beni
Ol cefâ vü cevri bî-pâyâna söylen söylesin
Hâr-ı zahmında neler çektiğimi gülzârda
Bâğbân-ı bülbül-i giryana söylen söylesin
DİVAN edebiyatımızın en güçlü şairlerindendir. İstanbul’da doğdu. Babası Fatih Camii müezzinlerinden Mehmet Efendi; asıl adı Mahmut Abdülbaki’Dir. Çocukluğu yoksulluk içinde geçiyordu; az gelirli ailesinin geçimine yardım için saraç çıraklığına girdi. İçinde okumak, yükselmek aşkıyla, başkaları okuldan kaçarken, o gizli gizli okula kaçtı. Halkın, bilim adamlarına duyduğu sonsuz saygı onu da sarmıştı. Medreseye girdi. Zamanının ünlü bilginlerinden ders görüyor, bir yandan da şiirler yazıyordu. Devrinin ünlü şairlerinden Zâti, ihtiyarlığında Beyazıt Camii avlusunda onları teşvik ediyordu. Baki, bu ihtiyar şairin uyarılmalarıyla henüz on dokuz yaşında bir gençken İstanbul’n en beğenilen bir şairi olmuştu. Otuz sekiz yaşında müderris oldu. Sonra sırasıyla kadılıklarda, Anadolu ve Rumeli kazaskerliklerinde bulundu; o kadar istediği halde şeyhülislam olamadı. Türkiye Türkçemizin bugünkü anlatım yenteğini kazanmasında Baki’nin güçlü bir etkisi vardır. XIII. yüzyıldan sonra gelişen dilimiizn ilk büyük şarilerinin başında gelir. Divan şiirinin tüm kurallarını, söz sanatlarını usta bir söyleyişle uygular. RTasavvufun etkisinde değildir. Din dışı konuları işlemiş, şairlik kudretini gazel ve kasidelerinde göstermiştir. Yoğun hayallerle, mazmunlarla, yabancı sözcüklerle örülü beyitlerinin gerçek sanat yani dil yapısında, doğal ses uyumunda, çağdaşlarını aşan zevk inceliğinde kalmamış, ilmiyle sanatıyla Kanuni Sultan Süleyman’ın yakın arkadaşı olma şerefini kazanmıştır. Sarayda kendisine, devrin büyük manevi rütbelerinden olan Sultan-üş-şüra (şairlerin sultanı) unvanı verilmiştir. Kanuni oun için şöyle demiştir: “Saltanatımın en büyük zevklerinden biri, Bakı gibi bir şairi tanımış olmaktır.” Şiirlerinde neşeli, rind bir yaşantının, zevkli bir hayat anlayışının izlenimleri görülür. Baki’nin Arapçadan çevirdiği bazı mensur eserleri ile tek bir Divan’ı vardır. Bu divanın yazma, basma çeşitli nüshaları olmakla beraber, en iyisi, yeni harflerle Sadettin Nüzhet Ergun tarafından yayınlanmış olanıdır: Baki Divanı (1935). Bu divanda, her divanda bulunması gereken münacaat, tevhit, naat gibi dinsel konularda örnekler yoktur. Din dışı konularda ise, dünyanın geçiciliği, yarını düşünecek yerde günü gün etmenin, eldeki fırsatları kaçırmamanın, kısa ömrümüzü enden geldiğince faydalı geçirmenin gerekliliği üzerinde durulur. Divan’Daki en güzel şiir ise Terkib-i bent tarzında yazılan Kanuni Mersiyesi’dir. Her biri sekizer beyitlik yedi bent olmak üzere yazılan bu mersiye, divan şiirimizin şaheserlerinden sayılır. Etkisi zamanımıza kadar gelmiştir.